27 Aralık 2013 Cuma

Pampin Konağı - Prado

a mansion dos panpin
Yazan, çizen: Miguelanxo Prado
Çeviri, yazılar: SToktan

Prado bildiğimiz tatlı ama keskin ve biraz da kalender eleştirel mizah anlayışıyla kaleme aldığı bu çalışmasında tematik bir iş çıkarmış. Sanatçı bunun sebebini şöyle açıklıyor:

Galiçya Mimarlar Birliği tarafından 2001 yılında, Proxectoterra eğitim projesi kapsamında çalışma materyali olarak kullanılmak üzere, şehir ve arazi kullanımı sorunlarını ele alan bir çizgiroman yaratmam istendi. Sonuç, Pampin ailesinin mirasının hikâyesidir...”

Prado’dan böyle bir talepte bulunulması herhalde en tanınmış Galiçyalı çizer olmasının yanı sıra, üstadın aynı zamanda mimar olmasından da kaynaklanıyor. Tabi bizim de sipariş üzerine çizgiroman nasıl olur sorusunu sormamamız elimizde değil. Bu konu üzerine farklı fikirler yürütmek mümkün. Ama bakın Prado bu durum ve kendi çalışması üzerine ne diyor:
“Eğitim için kurgusal malzeme üretmek her zaman riskli bir iştir ve çoğu zaman başarısızlıkla sonuçlanır. Çünkü muhtemelen, bir roman, bir film ya da bir çizgiroman her şeyden önce dürüst olmalıdır ve roman, film veya çizgiromandan  daha başka bir şey olmamalıdır ve bunlar yerine bilgi dolu bir başvuru kitabı veya ezberlenecek kavramlar bulursak, kendimizi aldatılmış hissederiz. Bu kitap öncelikle bir çizgiroman olmayı amaçlıyor ve sonra, akademik personel için a posteriori çalışma, aynı zamanda çevremizin mimarî ve şehircilik gerçeği hakkındaki düşüncelerinize yardımcı olacak bir araçtır.
Umarım okumanızın sonucu uyarıcı ve eğlenceli olur.”

Eserin galiçya lisanında [Proxectoterra] için hazırlanan .pdf dosyası, hem kuruluşun hem de [Prado’nun webinde] parasız paylaşılmış. Ben ise doğal olarak ispanyol ve fransız ticarî baskılardan yararlandım. Yine çok keyifli bir çalışma oldu benim için. Sanatçının yukarıda son cümlesindeki temennisi eksiksiz yerini buluyor bence. Sizlerin de bu görüşüme katılacağınızı zannediyorum...
Ayrıca, bu çalışmam benden yeni yıl armağanı olsun aynı zamanda. Mutlu yıllar dilerim bütün dostlara...

20 Aralık 2013 Cuma

...ve Holmes bu defa çuvalladı

Golkonda'da fairy tale ve Holmes bu defa çuvalladı.

Dylan Dog, fantezinin korku bucağında dedektiflik yaparken bazı bazı sürreel oluşumlara da dalmak zorunda kalır. Bunlardan biri de serinin 41 numaralısı, 'Golkonda!' (Golconda) adlı hikâye. Bir Sclavi & Piccatto üretimi. Golkonda Hindistan'da bir tarihî şehir. Londra'yla ilintisini hikâyede ve sonundaki açıklayıcı makalede bulabiliyoruz. Ayrıca Belçikalı sürrealist ressam René Magritte'in 1953'de yaptığı Golkonda adlı ünlü tablosu da (hemen aşağıda, sağdaki.) kaçınılmaz olarak senaryoya dahil olmuş ve makale içeriğinde bu da ayrıntılı şekilde açıklanmış. (Tabloyla ilgili olarak, Rufus Wainwright'ın [Across The Universe]'ini izlemeden geçmeyin.)



Gelelim geri kalanlara...
Aynı makalede Londra yakınındaki esrarengiz ormanın Golkonda'yla bağını kurarken (Blake & Mortimer'in) Profesör Philip Mortimer'den bir cümleyle söz edilmiş, gerisi yandaki sayfadaki fotograf karesine ve altındaki yine tek cümlelik açıklamaya bırakılmış. Halbuki 'Cottingley perileri' olarak tarihe geçmiş olan bu vak'a çok ilginçtir doğrusu.

Cottingley perileri, Elsie Wright ve Frances Griffits adlı İngiltere'de Bradford yakınlarında, Cottingley'de yaşayan kuzenler tarafından 1917'den başlayarak çekilen beş fotograflık bir dizidir. İlk fotografı çektiklerinde, Elsie 16, Frances ise 9 yaşlarındadır. Resimler yazar Sir Arthur Conan Doyle'un dikkatini çeker ve Doyle 1920'de bu konuda bir makale yazar. İşin hoş tarafı Sherlock Holmes'in yaratıcısı, aynı zamanda bir spiritüalist olarak bu fotograflara inanır ve şiddetle savunucusu olur.

Olay daha sonra küllenir ve ta ki 1978'de peri figürlerinin 'Princess Mary's Gift Book' adlı çocuk kitabındaki bir illüstrasyona olan benzerlikleri farkedilene kadar. Söz konusu kitap, çekilen ilk fotograftan iki sene önce, yani 1915'de basılmıştır.
1981'de ise, Elsie Wright bu skeçleri 'Princess Mary's Gift Book'den ilham alarak karton üzerine çizip keserek yaptığını itiraf eder. Frances Griffits ise, 1920'de çekilen ve daha belirsiz görüntüler içeren beşinci fotografın orijinal olduğunu iddia eder. 

Bu olay üzerine bir de film var, yıllar önce seyrettiğim: [FairyTale: A True Story] (1997)... Harvey Keitel, Harry Houdini'yi, Peter O'Toole ise Sir Arthur Conan Doyle'u canlandırıyordu. (Houdini mevzuya nasıl dahil oluyordu inanın hatırlamıyorum, -gerçi onun da Conan Doyle gibi bir spiritualist olduğu bilinir- ama hoş bir film olduğu hatrımda.)
*Diğer fotograflar için [Sahtekârlıklar Müzesi]'ne bakabilirsiniz.

Kitapta gözden kaçırılmaması gereken bir gönderme (veya esinlenme) de Terry Gilliam'ın önemli başyapıtı, bir Kafkaesk komedi diyebileceğimiz ['Brazil']e... Bürokrasinin mabedi Bilgi Bakanlığını Harry Tuttle (Robert De Niro) ile birlikte berhava ettikten sonra, tüm çevreye yağmur gibi yağan evrak, kağıtlar Tuttle'ı yavaş yavaş sarar ve yok eder. Bürokrasi-birey ilişkisini bu nefis sembolizmle eleştirir Gilliam. Bu unutulmaz sahneye bir selam duruş da Sclavi'den gelmiş ve aynı ilişkiyi para-insan arasında kuran bir pasajı hoş bir şekilde sayfalar arasına yerleştirmiş.

Hâl böyleyken, yâni italyanlar bu şekilde 'alıntılamalara-göndermelere' ve bu surette entellektüel birikimimizi sınamaya devam ettikçe bana ve arkadaşım Mr.Yer6'ya daha yazacak çok şey çıkar.

15 Aralık 2013 Pazar

Prens Valiant


Hal Foster'ın efsanevi eserinde İstanbul'un İstanbul olmadan önceki haline rastlıyoruz. Bayrağı Foster'dan devralıp, uzun yıllar boyu taşıyan John Cullen Murphy'nin kaleminden.
Prens Valiant bizde de farklı zamanlarda, farklı bir çok dergide tefrika edilmiş ama nedense pek bilinir olmamış. Epik anlatı tarzı ve biraz ağır temposu nedeniyle belkide...

Bu da arkadaşımız Gabby'nin katkısı; Yine Prens Valiant ve Konstantinopolis fakat bu sefer yaratıcısı Hal Foster'ın elinden, işte Çemberlitaş.

* Metin almancaydı,  umarım fazla hata yoktur, çeviri siteleri marifetiyledir :)

Şu eski fotograf da zannederim Foster'ın karesiyle aynı açıdan ve ilgi çekici. Fotografta sütunun üzerinde görünen korint başlığı, 1. Manuel Komnenos (1143-1180) tarafından sonradan konulmuş. Daha öncesinde yerinde gelen-giden her imparatorun koyduğu kendi heykelleri, bir ara da Apollon heykeli varmış ama hepsi yıkılmış. Bir ihtimal, Komnenos bu heykel yarışına son vermek için o korint başlığıyla tarafsız bir çözüm üretmiş diyelim. (Biraz da tarih bilgisi. :))

9 Aralık 2013 Pazartesi

Fobi - Boix

"La fobia"
Joan Boix
1979
Çeviri: SToktan

Tina'dan Phantom'a, savaş hikâyelerinden korku hikâyelerine kadar çok çeşitli eser veren Boix, bildiğim kadarıyla ve her ne hikmetse okyanusun öbür tarafına geçmemiş. Creepy'nin İspanyol Toutain baskısında çok sayıda korku hikâyesi yer almakla birlikte bunlar Warren edisyonu Creepy'e sıçramamışlar. Daha önce '4 Çizer 4 Öykü 3'de paylaştığım 'Zorg’un Tutsağı'ndan sonra, bir kısa hikâyesini daha ele alma gereği hissettim.
Yine daha önceki Alberto Breccia başlıklarımdaki 'Korku' ve 'Gammaz Yürek'le paralellik kurduğum bir senaryo ve çizgi üslûbu. Bir uyarlama 'Fobi', Hudson Iris'in 'El perro' (Köpek) adlı öyküsünden ve ilk olarak yukarıda sözünü ettiğim Toutain Editor Creepy'nin 67. sayısında yayınlanmış 1979'da.

2 Aralık 2013 Pazartesi

Idyl - Jeff Jones

Idyl, Jeff Jones
1974


Uzun zamandır çalışma masamın karşı duvarında asılı duran bu sayfayı paylaşmadan geçemezdim.



'Çoban Kız', William Adolphe Bouguereau (1825-1905)

24 Kasım 2013 Pazar

Sevgili Wilkinson - De Groot & Turk

"Clifton - Ce cher Wilkinson"
Senaryo: Bob De Groot
Çizim: Turk
1978 (Dargaud - Lombard)
Çeviri: SToktan

1961-65 arasında Raymond Macherot tarafından yaratılıp ilk üç sayısı çizilen Majestelerinin eski gizli servis ajanı Albay Sir Harold Wilberforce Clifton'un amatör dedektiflik maceralarını 1972'de birlikte üretmeye başlayan Belçikalı sanatçılar Robert De Groot ve Philippe Liegeois (Turk), aynı zamanda Robin du Bois, Leonard ve Chlorophylle gibi tanınmış eserleriyle de bilinirler. 

Clifton albümleri Lombard ve Dupuis tarafından yayınlanmış olmakla birlikte, asıl ilk baskıları, Tintin Journal sayılarında 1960-1988 arasında basılmıştır.

Benim çevirmek için seçtiğim bu albüm ise Clifton'un ikinci serisinin ilk kitabı. Hayli eğlenceli bu serüven, frankofon sanatçılar elinden çıkan bir İngiliz kahramanın hikâyesi olması itibarı ile de ayrıca ilgiyi hak ediyor. 1978 Lombard baskısı "Sevgili Wilkinson", bir yıl önce 1977'de Tintin Journal'de yandaki kapakla boygöstermişti. Doğrusu, çevirmek de okumak kadar keyifli oldu. Sizler de seversiniz umarım.


20 Kasım 2013 Çarşamba

Küçük Prens - Yeşil Ejderha


"Dragon Vert "
1955
Peyo

YOHAN ve PİRLU'nun hiçbir albümde yer almayan bu dört sayfalık küçük hikâyesi, Dupuis'in kısa ömürlü haftalık dergisi RISQUE-TOUT'un 2. sayısında yayınlanmıştır. (1-12-1955).

Biraz geç olmakla birlikte hikâyenin renkli orijinalini ve RISQUE-TOUT'ta basıldığı değiştirilmiş ilk sayfasıyla siyah-beyaz halini birlikte paylaşıyorum.



Renkli orijinal yüksek çözünürlükte okumak isteyenlere: [ YEŞiL EJDER renkli]
Siyah-beyaz yüksek çözünürlükte okumak isteyenlere: [ YEŞiL EJDER s-b ]

16 Kasım 2013 Cumartesi

4 Kasım 2013 Pazartesi

Dieter Lumpen'in Serüvenleri - Zentner & Pellejero

"Las aventuras de Dieter Lumpen"
Senaryo: Jorge Zentner
Çizim: Rubén Pellejero
1985

*İstanbul'da Bir Hançer
  "Un puñal en Estambul" (Cairo, nº31)
*Şans Oyunu
  "Juegos de azar" (Cairo, nº32)
*Saatli Bomba
  "Bomba de tiempo" (Cairo, nº33)
*Ustanın Sesi
  "La voz del maestro" (Cairo, nº35)

Çeviri ve yazılar: SToktan
Uyarlama, ve çizgidizgi: Mr.Yer6

Bundan bir sene önce 'İstanbul'a oryantalist bakışlar' etiketi altında ilk Dieter Lumpen hikâyesini, 'İstanbul'da Bir Hançer'i çevirip paylaşmıştım. Doğrusu, devamını getirmeyi pek de düşünmemiştim nedense, tâ ki arkadaşım Mr.Yer6 iki hafta kadar evvel bloğunda bıraktığım yerden devamla bayrağı devralana kadar... Hâl böyle olunca, kahramanımız Dieter'in bu ilk dört hikâyesini teklifim üzerine aramızda pay ederek, albüm hâline getirmeye karar vermiş olduk.

Hikâyelerin ilk yayınları siyah-beyaz olmakla birlikte, (Mr.Yer6 kendi çalışmasının asıllarını bu versiyon üzerinden yapıp, bloğunda paylaştı) biz bu albümü Norma editorial, Cimoc Extra kapsamında 1989'da ve 1988'de Casterman bünyesinde Fransızca olarak yayınlanmış renkli sürümü esas alarak gerçekleştirdik.

Dizinin dördüncü hikâyesi olan 'Ustanın Sesi', bu çalışma kapsamında benim üstlendiğim bölüm olup, daha önce paylaşılmamıştır.

Güzel duyarlılıklar içeren, sinematografik bir bakışla yazılmış, usta işi İspanyol tarzı çizgilerle canlanmış, zevkle çevirip işlediğimiz bu çalışmayı sizin de seveceğinizi umarım.


27 Ekim 2013 Pazar

Karakulak'ın Doğusu - Ceppi

À l'est de Karakulak
Daniel Ceppi
1978, siyah-beyaz, 1986, renkli
Çeviri ve düzenleme: Stoktan

İsviçreli sanatçı Daniel Ceppi, 1977'de başlayarak, yaratıp, yazıp-çizdiği "Stéphane Clément, Bir Gezginin Serüvenleri" dizisini, kendine sağladığı ün ile birlikte 2012'ye kadar 14 kitap halinde sürdürmüş.
Eserin kahramanı seyyah Stephane bu dizide, İtalya, Türkiye, İran, Pakistan, Afganistan, Hindistan, Özbekistan, Türkistan hattındaki yolculuğu sırasında başına gelenlerle karşımıza çıkıyor. 

Ceppi, söz konusu ülkeleri kitaplarında görsel olarak ve kullandığı döneme ilişkin olgusal dayanaklarıyla da oldukça gerçekçi bir şekilde yansıtmış. Bunu kendi gözlemlerine dayanarak yapıp yapmadığına dâir bir veri yok elimde ama en azından bir takım materyallerden yararlandığı, söz konusu kitabımızda da göreceğiniz gibi gayet açık.

Bir kaç örnekle sürdürdüğüm, 'Batı çizgiromanında İstanbul ve oryantalizm' çalışmamın bir halkası da Ceppi'nin bu eseri oldu. Yukarıda dediğim gibi, sanatçı elden geldiğince sağlam zeminde durup, saçmalamamaya çalışmış olsa da, batılıların genlerine işlemiş oryantalizm hastalığından tam olarak kurtulabildiğini söylemek yine de mümkün değil.

Göreceğiniz gibi, hikâye boyunca İstanbul'dan başlayıp, Gürbulak sınır kapısına kadar süren olaylar dizisinde, bol miktarda karşılaşa- cağımız türk tiplemelerinin ortak özelliği, Kirli sakallı, pejmürde kılıklı, çirkin herifler olmaları. Ceppi, kafasında yer etmiş olan bu kırsal kökenli Anadolu erkeği tipini, neredeyse çizgilerindeki tüm karakterlere genellemiş. Ayrıca yine gözden kaçmayan bir diğer detay ise, bir-iki kare haricinde, bu altmış sayfada Türkiye'nin kadınlarından eser olmaması.

Buna rağmen Karakulak'ın Doğusu, gerçekçi İstanbul çizimleri ve buğulu Anadolu atmosferinin yanı sıra, frankofon dünyasında iyi bilinen bir serinin ikinci kitabı olması sebebiyle de ilgimizi hakkediyor.

Not: 1977-80 arasında dizinin ilk üç sayısı siyah beyaz olarak Metal Hurlant'da tefrika edildikten ve Les Humanoïdes Associés tarafından kitaplaştırıldıktan sonra, 1986'da Ceppi tarafından yeniden çizilip, renklendirilip Casterman tarafından tekrar basıldı. aşağıda aynı sayfanın aynı sanatçının elinden sekiz sene arayla çıkmış çizimleri. Türkçe metinlere dikkat! Fazla söze ne hacet;
1978
1986